Ahmat’ı deprem bölgesinde faaliyet gösteren birkaç havalimanından birinde karşılıyoruz.
Tut ailesinin Türkiye’nin Adıyaman ilindeki evine ulaşmak için Güney Galler’den gece boyunca seyahat etti.
Evinin çökmesi sonucu ağabeyi Ali hayatını kaybetti. deprem.
Ali’nin eşi ağır yaralandı ve iki yeğeni hâlâ enkaz altında.
Onu almaya ya da en azından köye olabildiğince yaklaşmaya karar veriyoruz.
Yolun yarısında Ahmat, hayatta kalan yeğeninden aileye yardıma kimsenin gelmediğini söyleyen bir telefon alır.
O kederle yenilir.
Türkiye-Suriye Depremi hakkında daha fazla bilgi
Dağlara vardığımızda, dolambaçlı bir yola tırmanıyoruz.
Bizi köye götüren karla kaplı zirvelerden düşen kayaların ve çökmüş yolların yanından geçiyoruz.
Eve vardığımızda gördüğümüz manzara içler acısı.
Ahmat bize “İnanılmaz. Bunu daha önce hiç görmedim. Gerçekten şok oldum. Hayatımda daha önce hiç böyle bir şey görmemiştim… asla” diyor.
Ablası Fara ona sarılır ve kardeşler birbirlerine sımsıkı sarılır.
Acıyla ağlıyor.
Ayrıca hayatta kalan yeğeni Sidka da bekliyor.
Acılı aileye komşular birer birer gelerek taziyelerini sunarlar.
Ahmat, neşe ve sevgi dolu bir ev olduğunu söylüyor, ailesi şimdi yıkıldı.
Yerel halkın hükümet yardımının nerede olduğunu bilmek istediğini söylüyor.
Gerçek şu ki, hükümet bunalmış durumda.
Bu uzak karlı köylerde uzun süre bekleyecekler.
Sayısız trajedinin yaşandığı bu ülkede her şeyin korkunçluğuyla yüzleşen tek bir adam.